Winnie the Pooh çizgifilmine bir de böyle bakın

Aşırı duyarlı, unutkan, sorumsuz, tembel ve sürekli (çizgi diline uygun biçimde) felsefi sorular/cevaplar peşinde bir ayıcık. Bir deprersyon çeşidi olan manik bozukluk nitelikleri var. Zayıf karar verme yetisi gibi sorunlara sahip. Bipolar bozukluğun yanı sıra Winnie için en çok konuşulan hastalık ”Binge Eating/Eating Disorder” olarak adlandırılan tepkisel aşırı yeme bozukluğu. Bu tür hastalar; mutsuzluk, hayattan keyif alamama sonucu en kolay yoldan mutlu olma yolunu yemek yemek olarak benimsemişlerdir. Bildiğiniz gibi Winnie de durmaksızın bal yiyor.

Her şeyden korkan, endişeli ve özgüven eksikliği çene bir armadilo. kaygı sorunun bütün türevlerine sahip.

Hiperaktivite ve aşağılık kompleksinden ileri gelen kendini beğinmişliği ile öne çıkan kişilik bozukluğu. Tanı bu. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tüm örneklerini sergiliyor çizgi filmde Tiger. Yerinde duramıyor, zeki ama çalışmıyor, aynı zamanda kendini beğenmiş. Ama Bülent Kayabaş ustanın da enfes seslendirmesiyle çok sevdik seni Tigger.

Saplantılı bir şekilde aşırı titiz ve düzenli. obsesif kompulsif kisilik bozukluğu. Her şeyde mükemmeli arayan tavşanımızın problemi ise çok açık ve net bir şekilde obsesif kompulsif kişilik bozukluğu.

Uyuşuk, tembel, güzel kalpli Eeyore’umuz ise ‘borderline kişilik bozukluğu’ndan müzdarip. Kendisini çok önemsiz görüyor, herşeyi abartıyor. Sorunları gözünde büyülttükçe büyültüyor…

Hayalgücü çok geniş bir çocuk. Büyürken sosyal hayata uyum sağlamayı başaramazsa şizofreni potansiyeli var. Zaten uydurduğu bütün hayali arkadaşlarının hepsinin takıntılı tipler olması potansiyeli ortaya koyuyor. Winnie the Pooh’un kendisi hariç tüm karakterleri Christopher Robin’in hayal dünyasından ibaret. Hayal gücüyle birçok çocuğa ilham kaynağı olan Robin hakkında en çok konuşulan rahatsızlık ise şizofreni.