Ertuğrul Fırkateyni Faciası Nedir ?
Meiji olarak da bilinen Japonya İmparatoru Mutsuhito, 1887 yılında yeğeni Prens Komatsu‘yu eşiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğu’na gönderir. Prens Komatsu ziyarete hediyeler ve İmparator Mutsuhito’nun iyi niyet mesajlarının olduğu mektupla gelir.
Bu ziyaret üzerine ,iade-i ziyaret amacı ile Japonya İmparatoru Mutsuhito’ya Osmanlı İmparatorluğu yüksek nişanını hediye edilmesi için bir temsilciler göndermek ister. Osmanlı İmparatorluğu’nda böyle uzun bir yolculuğa dayanabilecek tek bir gemi vardı, o da Ertuğrul Fırkateyni idi.
14 Temmuz 1889 tarihinde 607 kişilik mürettebat ( bu sayı kaynaklara göre değişiyor ) ile beraber yola çıkarken, sokaklarda
“Besmeleyle Ertuğrul’um demir aldı
Hep ahali sahillerde bakakaldı
Çoluğun çocuğun feryadı arşa vardı
Hak selamet versin şanlı Ertuğrul’a.
Üç direkli firkateyndir gemimiz
Kimimiz, bekarız, evlidir kimimiz
Gayret edin çocuklar Capanya’dır yolunuz
Hak selamet versin şanlı Ertuğrul’a”.
sözleri yankılanıyordu.
Bu yolculuk, sadece Osmanlı – Japonya ilişkileri açısından değil, Dünya’ya Osmanlı İmparatorluğu’nun hala ayakta olduğunu gösterme, göz dağı verme gibi politik bir önem de taşımaktaydı. Japonya’ya gidene kadar, çeşitli limanlara uğrayan Ertuğrul Fırkateyni, islamın olduğu limanlara uğradığında, “halifenin gemisi geldi” diyen, müslümanların yoğun ilgisi yüzünden bazı limanlarda günlerce, hatta haftalarca beklemek zorunda kalıyordu. Çünkü o bölgelerin insanları, gemiyi gezmek ve halifenin gemisinde namaz kılmak istiyoruz diyorlardı. İnsanların Osmanlı İmparatorluğu’na olan bu ilgisi ise, Avrupa ülkelerini korkutmaktaydı. Çünkü bu ilgi, Ertuğrul Fırkateyni mürettebatının baskısı veya müdahalesi ile oluşmuyordu, tamamen hayranlık içeren bir refleks idi. Böyle bir refleks ise, Osmanlı İmparatorluğunun hala görkemli olduğunu ve etkisinin nelere yol açabileceğini göstermiş oluyordu.
11 ay boyunca liman liman gezerek 7 Haziran 1890 tarihinde son durağı olan Yokohoma‘ya gelen Ertuğrul Fırkateyni, Sultan II. Abdülhamid’in gönderdiği mektubu ,hediyeleri ve diğer eşyaları Japonya İmparatoru Mutsuhito’ya teslim ederek, görevini tamamlar.
Mevsim koşullarının, yoğun fırtınalı olacağından dolayı bir ay gibi süre beklemesi gerekiyordu, fakat ne yazık ki Ertuğrul Fırkateyni mürettebatı Kolera salgınından dolayı karantina alındı, 36 kişi hastalığa yakalandı ve 12 kişi bu hastalık yüzünden hayatını kaybetti. Yaşanan bu salgın ve karantinadan dolayı bir aylık olan bekleme süresi üç aya çıktı ve 15 Eylül 1890 tarihinde Japonya’da ayrılarak yola çıktılar. 16 Eylül 1890 tarihinde fırtınaya yakalanarak kayalıklara çarpan Ertuğrul Fırkateyni parçalandı ve 540 kişi bu kazada yaşamını yitirirken 64 kişi kurtuldu. Bu sayıların ne olmadığı, farklı kaynaklara göre değiştiği görülmekte.
Japonya tarafından Kurtarılan yaralıların tedavileri tamamlandıktan sonra, Japonya İmparatorluğu tarafından İstanbul’a gönderildi. Ve bu olay tarihe Ertuğrul Fırkateyni Faciası olarak geçti.
Bazı kaynaklarda Fırkateynin, fırtınadan dolayı değil, Japonların verdikleri kömürler yüzünden patlaması sonucu ve kayalıklara çok yakın gittiği için facianın yaşandığı yazmakta.