İTEO ve İSPARK’ın ortak çalışması ile 2016’da taksilere kamera takılacak. Yolculuk esnasında hakaret içeren konuşmalarınız mahkemede delil olarak kullanılabilir.
İstanbul Taksiciler Esnaf Odası (İTEO) ve İstanbul Otopark İşletmeleri Tic. AŞ. (İSPARK) tarafından hazırlanan Güvenli Taksi projesi kapsamında taksilere, şoför ve müşterinin güvenliği için panik butonu ve internet bağlantılı güvenlik kamerası takılacak.
Panik butonu sadece müşteriler için değil, aynı zamanda da şoförler için avantaj olacak. Taksi şoförlerinin gasp edilmesi veya benzer bir olay yaşaması durumunda görüntüler delil olarak kullanılabilenecek. Taksi şoförlerine karşı şiddet olaylarının kamera sistemi ile azalması bekleniyor.
İnternet bağlantısı sayesinde görüntüler canlı olarak izlenecek ve merkeze aktarılacak. Panik butonuna basılması durumunda ise alarm merkezine bildirim gidecek ve güvenlik güçlerine haber verilecek. Müşterinin şikâyetçi olması halinde, savcılık onayı ile görüntüler incelenecek.
İSPARK’ın yaptığı açıklamaya göre, Şubat 2015’te 100 araç ile başlayan projenin 2017 yılına kadar tamamlanması ve 18 bin taksiye uygulanması bekleniyor.
Taksiciler projeye olumlu bakıyor
İstanbul, Pendik’te hizmet veren Deniz Taksi Durağı şoförü Rıdvan Aykaç, farklı önlemlerin de alınabileceğini söyledi. Çin Halk Cumhuriyeti’ne gezi amaçlı gittiğinde taksilerde kurşungeçirmez kabin, panik butonu, GPS ve kamera sistemi olduğunu anlatan Aykaç, ülkemizde de kamera ve panik butonu gibi önemlerin mutlaka bulunması gerektiğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde boğazı kesilerek öldürülen ve gasp edilen meslektaşını hatırlatan Aykaç bu tür önlemlerin biran önce alınması gerektiğini belirtti.
Aykaç, taksi plakalarının da kopyalanarak sahte taksiler yapıldığını ve bu konu hakkında kendilerine ait olmayan trafik cezalarını ödemek gibi yaşadıkları mağduriyetleri anlattı. Kendi aracının ve duraklarında çalışan bir arkadaşının da plakasının kopyalandığını söyleyen Aykaç, Emniyet Müdürlüğünün biran önce bu sorunlara çözüm getirmesini beklediklerini ifade etti.
Kayıtlara geçen konuşmalar sizi mahkemelik edebilir
Müşteri ile taksici arasında, bir devlet yetkilisine hakaret veya suç olarak sayılabilecek bir konuşma olması durumunda, elde edilen kayıtlar delil olarak kullanılabilecek mi? Yoksa ifade özgürlüğü olarak mı kabul edilecek? gibi sorular tartışmalara neden olacak gibi gözüküyor.
5237 sayılı kanunun 133 maddesine göre kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suç olarak tanımlanıyor. Bu suçun oluşabilmesi için, konuşmanın aleni değil, özel olması gerekiyor.
Bir arada bulunan kişiler arasında yapılan konuşmanın aleni olmayan konuşma olarak kabulü için konuşmanın yapıldığı yerin önemi olmadığı belirtiliyor. Fakat dinlemeyi, kaydı yapan kişi kamu görevlisi ise dinlemenin CMK 140’a uygun olarak yapılması gerekiyor.
CMK 140 ise somut delillere dayanan şüpheli kişilerin teknik takibe alınabilmesinin uygun olduğunu söylüyor.
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğünü anlatan 10.Maddesi’ne göre, herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip ve bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içeriyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi olan Aras Türay, taksilere yerleştirilmesinden dolayı yaşanabilenecek hukuki sorunlar için, geçen konuşmaların ifade özgürlüğü olması ve olmaması noktasında ikiye ayrılması gerektiğini söylüyor.
Türay, kişinin söylemleri, ifade özgürlüğü kapsamında olması durumunda yapılan konuşmanın suç olmayacağını belirterek, kayıtların hukuken delil olarak kullanılamayacağını belirtiyor.
Fakat yapılan konuşmanın ifade özgürlüğü kapsamında olmaması durumda, elde edilen kayıtların delil olarak kullanılabileceğini söyleyen Türay, güvenlik kameralarından ve MOBESE’den elde edilen görüntülerin Yargıtay tarafından delil olarak kabul edildiğini söyledi.
Hakaretin affı yok
Kişinin yolculuk esnasında ki konuşmasında cumhurbaşkanına yönelik ifadeleri hakaret içeriyorsa görüntülerin delil olarak kullanılabileceğini söyleyen Türay, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299 Maddesine göre aleni olsun ya da olmasın cumhurbaşkanına edilen hakaretin suç olduğunu hatırlattı.
Görüntüler delil olarak kullanılabilir
Türay, güvenlik kameralarının bu tarz olayların tespiti için özel olarak konulmadığını belirtti. Genel güvenlik önlemleri kapsamında kullanılması gibi belirsiz ve bu tedbirleri genişleten bir kriter olduğunu söyleyen Türay, Yargıtay’ın bu kriteri MOBESE kameralarında kullandığını belirtti. Türay, taksilere yerleştirilecek kameralardan elde edilecek kayıtların delil olarak kullanılabileceğini ifade etti.
Kişilerin teknik takibe alınması için somut şüpheli olması gerektiğini söyleyen Türay, CMK’nın 140. Maddesinin bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini belirti. Türay, sadece genel asayiş kaygısıyla bu kameralar takıldığı için ceza muhakemesi aşamasındaki hükümlerin soruşturma başlamadan devreye girmeyeceği görüşünde.
Özel yaşama müdahale söz konusu
Görüntülerin delil olarak kullanılabilmesi dışında özel yaşam alanına bir müdahale söz konusu olduğunu belirten Türay, taksicilerin güvenliğini sağlamakla kişilerin özel yaşam alanı arasında bir dengenin kurulması gerektiğini söylüyor.